Kilo vermeye karar vermek- evet kilo vermek değil, benim
açımdan en zorlayıcı tarafıydı diyet serüveninin. Her gün ayna karşısında “KİLO VERMEM LAZIM!!”
serzenişleri ya da arkadaşlarla, aileyle
beraberken “diyete başlayacağım” değil bahsettiğim. Bu söylenişler bence biraz
savunma mekanizmamızın işi. Böyle
dillendirince çözmeye başlamışız da kilolar bu cümleler söylendikçe gidecekmiş
gibi geliyor. Bir nevi anlık kafa rahatlatmak işte. Artık durumun ciddiyetinin farkına varıp
zihinsel olarak hazır olmak ise asıl zor kısım. Çünkü o zaman alışkanlıklar
değişmeye başlıyor, rutinimiz değişiyor ve eğer benim gibiyseniz duygusal
açlıkla devamlı bir savaş halinde kalmak gerekiyor. Ve ben şanslıydım ki beni bu kararımdan
saptırmayacak bir sürü insanın desteğiyle devam ediyorum yoluma. Ama bütün
dünya destek olsa da, iç sesimize söz geçiremedikten sonra bir anlamı yok.
İç sesimiz adeta küçük bir şeytan bence. Bu sadece kilo
vermek anlamında değil, hayatımızın her yeni adımında, alınacak risklerde, yeni
başlangıçlarda hep hazırda bekliyor.
Bizi sindirmek, geri adım attırmak ve kurtulmaya çalıştığımız
karanlıklara döndürmek en büyük hazzı :/ Üstelik neredeyse kendimi bildim
bileli orada olan o ses nasıl susturulur ki?
Evet belki tam anlamıyla asla ortadan kalkmıyor ama ağzının payını
vermek mümkün :)
Benim en çok duyduğum cümleler şu şekilde:
“Başaramayacaksın.”
“En fazla 1 ay dayanırsın.”
“Hiçbir değişiklik yok işte!Hala şişmansın!”
“1 seferden bir şey olmaz, boz diyeti”
“İşe yaramıyor.”
“Tamam şu kadar kilo vermiş olabilirsin ama daha vermen
gereken kiloya bak!!”
Bu ve benzeri düşünceler bir hücum etti mi kurtulmak çok zor
gerçekten. Ben hala tam anlamıyla başarılı
olup susturabiliyorum diyemem ama gelişme kaydediyorum. Özellikle ölçüm günleri yaklaştıkça daha çok
duyuyorum bu sesleri. Şimdilik en
başarılı susturma yöntemim müzik, yürüyüş ve temizlik :)))
Bir de kendime telkin vermeye başladım. Gerçekçi davranıp, duygusal değil de mantık
çerçevesinde düşünmeye çalışıyorum:
*Evet daha önce başaramadım, ama bu sefer başarmamam için
bir sebep yok, zararın neresinden dönülürse kar sonuçta.
*Evet hala şişmanım belki ama sağlıklı olmaya ve ideal
kiloma daha yakınım. Ya hiç vermemiş
olsaydım?
*Evet tatlılar, abur cuburlar, fast food çok çekici, inkar
edemem, ama bozduktan sonra hissedeceğime %100 emin olduğum o acı pişmanlık ne olacak? Hem artık sağlıklı
alternatifler konusunda da daha bilgili olduğum için her istediğimi sadece
değişik versiyonuyla yiyorum :)
*Evet bu diyet işe yarıyor, bunu ben kendimde görmesemde-
yada görmeyi reddetsem de dışardan farkedilir noktaya geldim yavaş yavaş ve
bundan büyük motivasyon yok bence :) O “Zayıflamışşın.” cümlesi mucizevi etki
yaratıyor doğrusu :)
*Evet yolum daha uzun, ama bu uzun yolda beni caydırmadan
götürecek şekilde besleniyorum. Her
sabah gün sayıp bitiş gününü beklediğim türden bir diyet değil bu, ki artık
diyet de değil, yaşamımın bir parçası.
İç sesimize disiplin verebilirsek önümüzdeki en büyük engel
kalkıyor. İnsana kendinden daha büyük
engel çıkaran başka bir şey yokmuş gerçekten.
Alışkanlıklar, rutinler, güvende hissettiğimiz alan onları ilk terketme
teşebbüsümüzde isyana geçiyorlar. Ama
bütün bunları kırmak elimizde. Her
yeni günde, sabırla ve belki binlerce kez kendimize tekrar ederek ve sonunda
kendimizi başarabileceğimize inandırana dek...
Sonrasında o imkansız görünen başarı kendini gösteriyor
zaten :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder