18 Haziran 2015 Perşembe

İç Sesinle Savaş


Kilo vermeye karar vermek- evet kilo vermek değil, benim açımdan en zorlayıcı tarafıydı diyet serüveninin.  Her gün ayna karşısında “KİLO VERMEM LAZIM!!” serzenişleri  ya da arkadaşlarla, aileyle beraberken “diyete başlayacağım” değil bahsettiğim. Bu söylenişler bence biraz savunma mekanizmamızın işi.  Böyle dillendirince çözmeye başlamışız da kilolar bu cümleler söylendikçe gidecekmiş gibi geliyor. Bir nevi anlık kafa rahatlatmak işte.  Artık durumun ciddiyetinin farkına varıp zihinsel olarak hazır olmak ise asıl zor kısım. Çünkü o zaman alışkanlıklar değişmeye başlıyor, rutinimiz değişiyor ve eğer benim gibiyseniz duygusal açlıkla devamlı bir savaş halinde kalmak gerekiyor.  Ve ben şanslıydım ki beni bu kararımdan saptırmayacak bir sürü insanın desteğiyle devam ediyorum yoluma. Ama bütün dünya destek olsa da, iç sesimize söz geçiremedikten sonra bir anlamı yok.



İç sesimiz adeta küçük bir şeytan bence. Bu sadece kilo vermek anlamında değil, hayatımızın her yeni adımında, alınacak risklerde, yeni başlangıçlarda hep hazırda bekliyor.  Bizi sindirmek, geri adım attırmak ve kurtulmaya çalıştığımız karanlıklara döndürmek en büyük hazzı :/ Üstelik neredeyse kendimi bildim bileli orada olan o ses nasıl susturulur ki?  Evet belki tam anlamıyla asla ortadan kalkmıyor ama ağzının payını vermek mümkün :)

Benim en çok duyduğum cümleler şu şekilde:

“Başaramayacaksın.”
“En fazla 1 ay dayanırsın.”
“Hiçbir değişiklik yok işte!Hala şişmansın!”
“1 seferden bir şey olmaz, boz diyeti”
“İşe yaramıyor.”
“Tamam şu kadar kilo vermiş olabilirsin ama daha vermen gereken kiloya bak!!”

Bu ve benzeri düşünceler bir hücum etti mi kurtulmak çok zor gerçekten.  Ben hala tam anlamıyla başarılı olup susturabiliyorum diyemem ama gelişme kaydediyorum.  Özellikle ölçüm günleri yaklaştıkça daha çok duyuyorum bu sesleri.  Şimdilik en başarılı susturma yöntemim müzik, yürüyüş ve temizlik :)))

Bir de kendime telkin vermeye başladım.  Gerçekçi davranıp, duygusal değil de mantık çerçevesinde düşünmeye çalışıyorum:

*Evet daha önce başaramadım, ama bu sefer başarmamam için bir sebep yok, zararın neresinden dönülürse kar sonuçta. 
*Evet hala şişmanım belki ama sağlıklı olmaya ve ideal kiloma daha yakınım.  Ya hiç vermemiş olsaydım?
*Evet tatlılar, abur cuburlar, fast food çok çekici, inkar edemem, ama bozduktan sonra hissedeceğime %100 emin olduğum o acı  pişmanlık ne olacak? Hem artık sağlıklı alternatifler konusunda da daha bilgili olduğum için her istediğimi sadece değişik versiyonuyla yiyorum :)
*Evet bu diyet işe yarıyor, bunu ben kendimde görmesemde- yada görmeyi reddetsem de dışardan farkedilir noktaya geldim yavaş yavaş ve bundan büyük motivasyon yok bence :) O “Zayıflamışşın.” cümlesi mucizevi etki yaratıyor doğrusu :)
*Evet yolum daha uzun, ama bu uzun yolda beni caydırmadan götürecek şekilde besleniyorum.  Her sabah gün sayıp bitiş gününü beklediğim türden bir diyet değil bu, ki artık diyet de değil, yaşamımın bir parçası. 

İç sesimize disiplin verebilirsek önümüzdeki en büyük engel kalkıyor.  İnsana kendinden daha büyük engel çıkaran başka bir şey yokmuş gerçekten.  Alışkanlıklar, rutinler, güvende hissettiğimiz alan onları ilk terketme teşebbüsümüzde isyana geçiyorlar.  Ama bütün bunları kırmak elimizde.  Her yeni günde, sabırla ve belki binlerce kez kendimize tekrar ederek ve sonunda kendimizi başarabileceğimize inandırana dek...
Sonrasında o imkansız görünen başarı kendini gösteriyor zaten :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder